Yenidoğan Sağlık Hizmetleri Karşılığında Özel Hastaneler Tarafından Alınan Haksız Bedellerin İadesi Üzerine


Bebek, doğum sonrası yaşamının ilk 28 günü boyunca yenidoğan olarak adlandırılır. Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nde, ilave ücret alınmayacak sağlık hizmetleri arasında yenidoğana verilen sağlık hizmetleri de sayılmıştır. Ne var ki uygulamada özel hastanelerin bu emredici hükme uymadıklarına sıkça rastlanmaktadır.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2013 tarihli 2013/1177 E. ve 2013/9534 K. Sayılı kararı gerekçesinde aynen “B.K. nun 386/2. maddesi hükmü uyarınca, diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde, vekalet hükümleri geçerlidir. Somut olayda olduğu gibi, özel hastane (ve onun tarafından istihdam edilen doktorlar) ile hasta arasındaki uyuşmazlıkların vekalet sözleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemelere göre çözülmesi gerektiği konusunda, öğreti ve Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması arasında paralellik bulunmaktadır. (Öğreti ve uygulamaya örnek olarak: Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Cilt: 2,Sevinç Matbaası, ... 1977, sayfa: 176 ve devamı; Dairemizin 4.3.l994 gün ve 1994/8557-2l38 sayılı kararı ve aynı doğrultudaki birçok başka karar.) Somut olayda, davacı ile davalı arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekalet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekalet hükümleri uygulanmalı ve doğal olarak, uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüketici yasası ile güdülen amaç tüketicinin tüketime yönelik satışlarda mal ve hizmetlerdeki ayıplara karşı korunması olduğundan, uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Yargıtay, önceki kararlarında hasta kabul sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nda düzenlenen vekâlet sözleşmesi hükümlerine tabi olduğunu ileri sürerek tüketici mahkemelerinin görevli olmadığı sonucuna varırken daha sonra bu görüşünü değiştirerek tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna hükmetmeye başlamıştır (Petek, 2013).

Avukatlık stajım esnasında bu konuyla ilgili iki dosya üzerinde çalışma fırsatım oldu. Birinci dosyada 5 günlük yenidoğana dair letarji şikayetiyle SGK ile anlaşması bulunan Özel T… Hastanesi’nin Çocuk Acil Polikliniğine başvurulmuş. Bebeğin muayenesinin ardından tam kan sayımı ve kan gazı analizi için kan tahlili yapılmış. Müvekkile muayene ve kan tahlili için iki ayrı fatura çıkarılmış. Müvekkil; 4A kapsamında çalışan olduğunu, ayrıca tamamlayıcı sağlık sigortasının bulunduğunu belirtmesine rağmen hastane bebeğe ayrı işlem yapılmasında ısrarcı olmuş ve Müvekkilden fatura bedellerini tahsil etmiş.

Müvekkilin tarafımıza başvurusu üzerine Yargıtay’ın güncel görüşü doğrultusunda bu dosya ile Bedel İadesini İçeren Sözleşmeden Dönme talebiyle Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurduk. Şikâyet edilen hastane savunmasında aynen “… sigorta poliçelerinin bireysel temelde çalıştığını, aile poliçesinde dahi çocuklar için ayrı bir bildirim ve kayıt gerektiğini, ilgili poliçede yenidoğan çocuğun hak sahipliğiyle ilgili bir kayıt bulunmadığını, bu nedenle provizyon talebi oluşmadığını, tüketicinin sigorta şirketine başvurarak bedeli iade alabileceğini, tüketiciden haksız veya yanlış bir bedel tahsil edilmediğini savunmuştur.” ifadelerini kullandı.

Netice olarak, Tüketici Hakem Heyeti yaptığımız şikâyetin kabulüne karar verdi. Karar gerekçesinde aynen “Yürürlükte olan Sağlık Uygulama Tebliği gereği yenidoğanlara verilen sağlık hizmetlerinden ilave ücret alınamayacağından tüketiciden tahsil edilen tutarın haksız olduğu değerlendirilmiştir. Bu sebeple hizmetin ayıplı olduğuna ve talebin kabulüne karar verilmiştir.” ifadeleri yer almaktadır. Unutmamak gerekir ki SGK ile anlaşması bulunan özel hastanelerin yenidoğan bebeklere sağladıkları acil ya da acil olmayan sağlık hizmetlerine karşılık ilave ücret talebinde bulunmalarının hukuki dayanağı yoktur.

Bilindiği üzere Tüketici Hakem Heyeti kararlarına karşı tebliğ tarihinden on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin ya da tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki Tüketici Mahkemesine itiraz yolu bulunmaktadır. Karara, şikâyet edilen hastane tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığından karar kesinleşmiştir.

Ele aldığım ikinci dosyada 3 günlük yenidoğana dair anneyi emmede isteksizlik ve hiperbilirubinemi (yenidoğan sarılığı) şikayetleriyle SGK ile anlaşması bulunmayan Özel A… Hastanesi’nin Acil Polikliniğine başvurulmuş. Bebeğin muayenesinin ardından bilirubin ölçümü için kan tahlili yapılmış. Müvekkile muayene ve kan tahlili için iki ayrı fatura çıkarılmış. Hastane, SGK anlaşmalarının olmadığı gerekçesiyle Müvekkilden fatura bedellerini tahsil etmiş.

Müvekkilin tarafımıza başvurusu üzerine Yargıtay’ın güncel görüşü doğrultusunda bu dosya ile Bedel İadesini İçeren Sözleşmeden Dönme talebiyle Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurduk. Şikâyet edilen hastane savunmasında aynen “… küçüğün 17.12.2023 tarihinde, anneyi emmede isteksizlik, sarılık şikayetleriyle hasta yakını tercihi ve talebi ile müvekkil şirkete ait SGK ile sözleşmesiz Özel A. Hastanesi Çocuk Hastalıkları Polikliniğine başvurduğu, yenidoğanda beklenen fizyolojik sarılık tablosu bulunduğu, acil müdahaleyi gerektirir hayati tehlike yaratan tablo olmadığı, bu sebeple cari ücretler üzerinden faturalandırma yapıldığı tespit edilmiştir.” ifadelerini kullandı.

Netice olarak, Tüketici Hakem Heyeti, yaptığımız şikâyetin reddine hükmetti. Gerekçede aynen “İşbu dosyada sunulan bilgi, belgeler ve sunulan savunma incelendiğinde yeni doğan bebeklerde görülmesi olası beklenen fizyolojik sarılık tablosu bulunduğu, acil müdahaleyi gerektirir hayati tehlike yaratan tablo olmadığı, bu sebeple cari ücretler üzerinden faturalandırma yapıldığı görülmüştür. Bu nedenle başvuru sahibi talebinin reddine karar verilmesi heyetimizce uygun görülmüştür.” ifadeleri yer almaktadır.

Bu isabetsiz karar üzerine itiraz yolu açık olsa da Müvekkil, olası aleyhe sonuç durumunda ortaya çıkabilecek karşı vekalet ücretini hesaba katarak davayı Tüketici Mahkemesine götürmek istemedi.

Bunun üzerine, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 73. Maddesi 7. Fıkrasında yer alan “Sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından acil hallerde alınan sağlık hizmeti bedeli, 72’nci madde gereği sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları için belirlenen bedeller esas alınarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere fatura karşılığı ödenir. Sözleşmeli ve sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucuları, acil hallerde, sözleşmeli sağlık hizmetleri sunucuları ise Kurumun belirlediği sağlık hizmetleri için genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden veya Kurumdan herhangi bir ilave ücret talep edemez.” düzenlemesini gerekçe gösterdiğimiz dilekçe ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’ne başvurduk.

Ayrıca konuyla ilgili bir Anayasa Mahkemesi kararı da bulunmaktadır. AYM’nin Salim Sayın Başvurusuna ilişkin aldığı 04/11/2015 tarihli kararı gerekçesinde “Devletin, yukarıda bahsedilen mevzuat hükümleri uyarınca sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularına acil hâllerde gerek bireyler gerekse de SGK tarafından ödenecek miktarı sınırlandırmış olması, kendisine acilen tıbbi müdahalede bulunulması zorunlu olan bireylerin öngörülemez ve orantısız bir ekonomik külfetle karşılaşmalarını engelleyici niteliktedir. Hatta böyle bir sağlık hizmetinden yararlanan sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olduğu bireylerin, sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularına acil hâllerde SUT'ta belirlenen tarifeler üzerinden ödedikleri ücretin tamamı SGK tarafından fatura karşılığında bireylere geri ödenmektedir.” ifadeleri yer almaktadır.

Haksız alınan bedelin, SGK aracılığıyla tazmini uygulamasında dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır: eğer SGK ile anlaşması olmayan bir hastaneye ilişkin başvuru yapılıyorsa, dilekçeye hizmet faturası dışında, işlemin acil sağlık hizmeti olduğunu gösteren detaylı hizmet dökümü ile muayene bilgi/sorgu formu da eklenmelidir.

Ülkemizde çocuk acil servisine başvuran yenidoğan bebeklerin çoğunluğunu 4-7 günlük bebekler oluştururken, en sık başvuru nedeni hiperbilirubinemi (yenidoğan sarılığı) olarak görülmektedir (Atıcı vd., 1996; Pervane vd., 2024). Mevzuat gereği yenidoğan için SGK ile sözleşmesi bulunan sağlık hizmeti sunucularından alınan sağlık hizmetlerinden ilave ücret alınamaz. İlave ücret alındığı takdirde bu ücret 2024 yılı için 104.000 Türk Lirasının altındaysa İlçe veya İl Tüketici Hakem Heyeti’ne, bu tutarın üstündeyse Tüketici Mahkemesine başvurulabilir. Alternatif olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’ne sağlık hizmeti faturası ekli bir dilekçeyle başvurulabilir. Öte yandan, yenidoğan için SGK ile sözleşmesi bulunmayan sağlık hizmeti sunucularından alınan sağlık hizmetlerinden acil hallerde ilave ücret alınamaz. İlave ücret alındığı takdirde bu ücret 2024 yılı için 104.000 Türk Lirasının altındaysa İlçe veya İl Tüketici Hakem Heyeti’ne, bu tutarın üstündeyse Tüketici Mahkemesine başvurulabilir. Alternatif olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’ne sağlık hizmeti faturası, detaylı hizmet dökümü ve muayene bilgi/sorgu formu ekli bir dilekçeyle başvurulabilir. (28/12/2024)


KAYNAKÇA

Atıcı, A., Pırtı, M., Türkmen, M., Narlı, N., & Satar, M. (1996). Acil polikliniğine getirilen yenidoğan bebeklerin sorunları. Türkiye Klinikleri Journal of Pediatrics, 5(2), 49-52.

Pervane, S. Ş., Çiçek, Ç., & Halil, H. (2024). Çocuk acil servisine başvuran yenidoğan profilinin incelenmesi. Anatolian Journal of Emergency Medicine, 7(1), 32-36.

Petek, H. (2013). Tıbbi müdahalelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanması. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 15, 969-1017.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu.

Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği

https://www.lexpera.com.tr (Erişim tarihi: 28/12/2024)

https://www.yargitay.gov.tr (Erişim tarihi: 28/12/2024)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kredi Kartı Dönem Borcuna ilişkin Akdi Faiz ve Gecikme Faizi Hesaplamaları ve Hesaplama Hataları

Tehir-i İcra (İcranın Geri Bırakılması) Süreci